Bu sefer biraz annelikten bahsedelim. Anneliğin inanılmaz keyifli, şaşırtıcı ve mucizevi taraflarından…
Ben ilk hamile kaldığımı öğrendiğimde gerçekten içimdeki kesintisiz kıpırtı, nefes alamama hissi, sabırsızlık, mutluluk, heyecan, merak, korku, sorular yani inanılmaz çok şeyi aynı anda yaşamaya başladım. Onu ilk hissedişim, içimde sağdan sola dönmeleri, konuşunca cevap verip oynaşmaları, babasının sesine tepki verişi, tek vücutta iki can oluşumuzu o kadar sevdim ki, bu hamilelik hiç bitmesin istedim:) Hatta kafayı fillere taktım. 2 sene sürüyormuş hamilelikleri. ‘Keşke’ dedim, ‘keşke benimki de o kadar sürse:)’ Ama bir yandan da doğumda yaşayacaklarım, onu ilk göreceğim an, onu emzirmek, büyümesi, gülmesi, konuşması, maceralarımız gibi meraktan öldüğüm anlar vardı.
Tabi ki benim isteklerim hayal oldu ve Eliz tam 40. haftayı doldurduğu gün, ultrason makinesinin verdiği gün yani 9 Kasım’da tüm meraklarım son buldu. Eliz’e kavuştum ve hayattaki herşey benim için yeniden başladı.
Konuya en baştan başladım ama aslında size emzirme konusundan bahsedeceğim. Çünkü Ağustos ayının ilk haftası ‘Emzirme Haftası’! Bir de bugün Hürriyet Gazetesi’nde Ömür Gedik’in kaleme aldığı ‘Parkta Kadınlar Emzirsin mi?’ yazısı beni bu yazıyı vakit kaybetmeden yazmaya itti… Memelerini cinsel obje olarak gördüğü için emzirmekten hoşlanmadığını ve bu yüzden hiç hoşlanmayarak 2 ay zor emzirdiğini söylemiş.
Şimdi konuya şöyle başlayayım… Anne sütü bir mucize… Tıpkı hamile kalmak, içinizden bir bebek çıkması yani bir bebek doğurmak gibi bir mucize. İnanabiliyor musunuz ilk 6 ay sadece anne sütü verdiğiniz bir bebek sadece bu süt ile tüm gelişimini tamamlayabiliyor. Hem de su dahil hiç bir ek besine ihtiyaç duymadan. Çünkü sütünüzün ilk gelen kısmı onun su ihtiyacını karşılarken, devamında gelen yağlı süt ise onu doyuruyor. Bunun mucize olmadığına inanan herkesle tartışabilirim:)
Gelelim her an her yerde bebek emzirmeye… İlk günler ve ilk aylar bebekler çok sık besleniyor. Biz de ilk ay 2 saat, sonrası ise 3 saat gibi aralıklarla emişiyorduk. Zaten acıktığında o memeyi istemeyi biliyor. Boşuna ‘ağlamayana meme yok’ dememişler. Ömür Gedik mantığıyla bakınca dışarda gezmedeyken 3 saat sonra acıkan bebeğimizi aç bırakmamız veya sütümüz olmasına rağmen onu kolayımıza gelsin diye hazır mamalarla beslememiz gerekiyor!
Ben buradaki zihniyete takıldım tabi ki… Özellikle bir kadının, bir annenin böyle bir çağrı yapmasına bozuldum. Tüm dünya anne sütünün önemini vurgularken, en az 6 ay mümkünse 2 sene meme verin derken, bir kadının çıkıp bunu erotik bulmasına delirdim… Meme vermeyi libido düşmanı olarak gören bir anne varsa gerçekten erkeklere diyecek bir şeyimiz olamaz tabi ki…
Sanırım toplu emzirme eylemlerini memeleri açıp erkekleri tahrik etmeye çalışan kadınlar grubu sanan insanlara bir çift laf etmemiz gerek. Evet bir memenin bir kaç görevi var. Mesela bu görevlerden biri cinselliği barındırırken, biri de o bedenden çıkan bir bebeği beslemek. Emziren kadın zaten memesi görünmesin de örtü altlarında saklanıyor. Hem bebeği, hem de o kan ter içinde kalıyor. Ama inanın o an aklında hiç ama hiç ‘şuan mememi gören hangi erkek benden etkilenir’ diye düşünmüyor. Mesela ben önlüklerle emziremedim pek. Bana zulüm gibi geldi:) Ben hamile tişörtleri kullanıyorum. Happy Milk benim bu anlamda hayatımı kurtardı. Zaten bolca bahsetmiştim daha önce biliyorsunuz:) Bu tişörtlerle belim yanım oram buram açılmıyor. Sadece hedef nokta yani memem açılıyor. Onu da Eliz anında kaptığı ve zaten açılan azıcık aralık onun kafasıyla kapandığı için ancak gerekirse sadece onun üstünü hafif bir müslin örtü ile kapatmam yetiyor. Yani mememin görünmesi için meraklı değilim.
Hatta ilk günden beri eve gelen tüm arkadaşlarımızın, anne babalarımızın yanında da böyle rahatça emzirdim. Hiç çekinmedim, hiç utanmadım… Kimse bana sapık gözüyle bakmadı, ben de kimsenin bana öyle bakabileceğimiz aklımdan bile geçirdim.
Siz de çekinmeyin, utanmayın, sıkılmayın… Zaten taş çatlasa 2 sene yaşayabileceğiniz bu mucizeyi, bebeğiniz emerken mırıldanmasını, minicik parmaklarıyla elinizi tutmasını, emerken gözünüzün içine bakması, aralardan memeyi bırakıp size sırıtması aklınızdan çıkamayacak kadar özel anlar! Buna emin olun… Ben kendimi bu maceraya teslim ettim ve tüm anlarını tadını çıkara çıkara yaşıyorum… Darısı başınıza:)
Bu arada tabi ki sütünüzün az olması, bebeği yeterince beslememesi gibi kriterleri konu dışı bırakıyorum. Çünkü bu durumlarda zaten doktorunuz müdahale ediyor ve bebeğe takviye mama veriyor. Bizde de durum böyle oldu. 4.5 aylıkken Eliz’e aralarda ek mama vermeye başladım. Çünkü o dönem ne olduysa sütüm yetmemeye başladı ve aç kaldığı için her emme sırasında ağlıyordu. Ama ben emzirmekten vazgeçmedim ve böylece sütüm kesilmedi. Orada insiyatif bendeydi. Pes etseydim o süt kesinlikle biterdi. Ama ara ara emzirip arttırmak için elimden geleni yaptım.
Siz de sütünüzle ve memelerinizle barışın. Hatta en başta ‘meme’ demekten çekinmeyin! Memelerinizi tüm işlevleriyle doyasıya kullanın ve gereksiz insanlardan ve yorumlardan uzaklaşın…
Hayat sizin hayatınız, mucize sizin mucizeniz:)
Haydi siz bol sütlü, bol emzirmeli günler…