Bu seferki yazım yaşadığım müthiş doğum hikayem olacak… Tabi benim adıma müthiş:)
Malum sayılı gün çabuk geçiyor… Kusmalarım aylarca sürünce galiba bu hamilelik bitmeyecek dediğim, her şey düzeldiğinde enerjim yerine geldiğinde ve onu içimde hissettiğimde hiç bitmesin hep içimde kalsın diye dua ettiğim günler bitti:) Ona kavuşmanın zevki de bambaşka tabi ama sanırım tüm hayatımı hamile olarak da geçirebilirdim. O kadar sevdim yani hamileliği:) Özellikle 5 ve 7.5 ay arası herşey çok eğlenceliydi… Gördüğüm ilgi, hissettiklerim, içimdeki hareketleri… 8. aya geldiğimde midemin resmen yerini kaybetmesi, ciğerlerime yer kalmaması, yan bile yatarken nefes alamamak gibi sıkıntılarım vardı ama bir tekme yiyince geçiyor tüm sıkıntım… Son günler ise benim gibi normal doğum bekleyenler için heyecan ve sürekli bir belirti beklemeyle geçti… Şimdi gelelim benim kızımın doğumunun nasıl olduğuna:)
Baştan beri normal doğum istediğimi biliyordum. Arada bir çaktırmadan korksam da kendimi hep motive ettim. İnsanlar milyonlarca yıldır böyle doğurmuş, nenelerimiz tarlada kendi doğurmuş diye avundum hep:) Şaka bir yana gerçekten önemli olan sağlıklı olmamız olsa da herşeyin normal seyrinde gitmesini çok istedim… Doktorum yıllardır çok güvendiğim ve sevdiğim müthiş bir adam… Sedat Varol… Bence daha iyisi olmaz:) Bana hep ‘Sen nasıl istiyorsan öyle olacak doğum. Ama benim için tek kriter ikinizin de sağlıklı olması. O yüzden tıbbi açıdan bir sorun olmadığı takdirde istediğin kadar bekleriz. Yeterki sen sabret. ‘ dedi. Aslında dediğinde de haklı çünkü ne yalan söyleyeyim insan gerçekten saatler ilerledikçe pes etmek istiyor arada:) Ama ben etmedim:)
Neyse gelelim nasıl başladığına… 8 Kasım Cumartesi öğlen 13:30’du meşhur nişan geldiğinde. Annem de bizde kaldığı ve biz azcık hava alalım diye giyindiğimiz sırada gördüm bu işareti. Tabi bir heyecan bastı bana. Ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Sabahtan Aytek’e karnımda hafif bir adet sancısı gibi ağrı döndüğünü söylemiştim. Ama ben her gün ‘ay biraz fazla sancım var’ diye beklediğim ve nst’lerimde 80lere çıkan kasılmalar olmaya başladığı için sürekli istem dışı tetikteydim.
Son olarak 7 Kasım cuma günkü nst’mden sonra düzenli kasılma görülünce Sedat beni muayene etmişti. Ama ‘açılma yok bekleyeceğiz’ dedi. 9 Kasım ise bize makinenin verdiği tarihti ve ‘9 Kasım’da doğmazsa ve herşey yolunda gitmeye devam ederse en fazla 10 gün kadar bekleriz’ demişti. Gerçi ben o tarih geçerse diye telaşlanmıştım çünkü her gün nst ve iki günde bir suyumun kontrol edilmesi gibi bir sürece girecektim. O yüzden tarihini geçmese diye dua ediyordum içimden. Neyseki Eliz de beni duydu ve 8 Kasım Cumartesi harekete geçti. Tam Aytek ve annemle Bağdat Caddesi’ne gidip biraz yürüyelim ve hava alalım diye düşünürken ben çoktannn sabahtan başlayan o garip sancılarımdan şüphelenmiştim:) Son haftalarda bolca yalancı sancı yaşadığım için ayıramasam da Aytek’e ‘Bu sancılar biraz farklı. Sanki adet sancısı gibi hafif hafif’ dedim… O da tabi her zamanki gibi ‘Dur bakalım. Görürüz!’ gibi sakin bir yanıt verdi. Demin söylediğim gibi saat 13:30 gibi tuvalete gittiğimde şu meşhur nişanı gördüm:) Hafif bir kanama gibiydi. Tuvaletten çıkınca ‘Hadi bakalım Eliz geliyor. Sakin olun hazırlanalım’ dedim… Annemi ekstra heyecan sarsa da önce doktorum Sedat’ı arayıp, O’nun yönlendirmesiyle doğum çantamızı da bagaja koyup doğum yapacağım Kadıköy Şifa Ataşehir’e gittim. Kapıdaki kıza doğum yapacağımı anlatamasam ve onu ikna edemesem de sonunda sancım olduğunu anladılar ve muayene için doktora yönlendirdiler… Önce o sıkıcı muayeneyi oldum ve açılmanın çok çok az olduğunu gördük. Doktor tatlı bir kadındı 2-3 saat yürürsem ancak 22:00’de falan doğurabileceğimi söyledi. Yine de nst’ye bağlattı ve tekrar sonuca bakınca doğumun başladığını ama hastanede kalmam çok anlamsız olduğu için eve gitmemizi önerdi:) Tabi ki bolca yürümem ve rahatlatacak bir duş almamı da tavsiye etti:) Biz de Aytek’in annesine gittik:) Ara ara sancılansam da keyfim yerindeydi. Çok garip bir heyecan yaşıyordum ama tahminimden çok daha rahattım… Biraz atıştırdık, dinlendim ve sonra dedim ‘Bağdat Caddesi’nde yürüyelim biraz da hızlansın ve kolay olsun bu doğum’. İki annem yanımda caddeye indik:) Yürürken aklıma hep bir daha caddeye geldiğimde Eliz’in içimde değil yanımda olacağı geliyordu ve sırıtıp duruyordum. Bir de kimsenin kolay doğurayım diye yürüdüğümü bilmemesi komik geliyordu…Dışardan bakıldığında gayet eğlenerek gezen bir hamileydim:) Suadiye’den Göztepe’ye kadar yürüdük, Joker’e uğradık ve eve geldik… Saat 22:00’yi gösteriyordu eve geldiğimizde…
Benim sancılarım artsa da hala rahatsız etmiyordu:) Önce duş aldım, sonra açtık televizyonu ve normal bir akşammış gibi muhabbete devam ettik… Acıktım:) Canım McDonalts istedi:) Şöyle kocaman bir patatesi mideye indirdim:) Saat 1:00′ yaklaştığında artık kasılmalarım ve acım bir tık daha artmıştı… ‘Galiba artık vakti geldi!’ dedim. Ama Aytek ve annem; ‘Yine gidip dönmeyelim’ diye dalga geçti… Yok dedim ben Sedat’ı arayayım neredeyse 5 dakikada bir kasılıyordum… Sedat yine hastaneye gitmemi söyledi. Aytek önce Jack’i çişe çıkarttı. Ben de son hazırlıklarımı yaptım ve yeniden yola çıktık… Önce nst’ye bağladılar. Baktılar durum ciddi:) Kasılmaları 100’ü geçiyor nöbetçi doktor hemen muayeneye aldı beni… Ve gecenin komedisi başladı. Açılma 1 cm’den az dedi… Ama yine de yatış vericem çünkü doğum başlamış dedi:) Hemen bir odaya geçtik. Kimseye haber vermedik. Annem, Aytek ve ben… Beni nst’de bağlı tuttular… Bunu daha önce Sedat ile konuşmuştuk. Ani bir soruna karşı önemli olduğunu biliyordum. Nst’den sıkıldığı için kaçan ve o sırada kalp atışı düştüğü anlaşılmadığı için normal bebeği engelli doğan bir örnek biliyordum. Ayrıca tedbir için damar yolu da açtılar. Bunun da önemini Sedat ile konuşmuştum. Normal doğum demek bu tarz destekleri almamak demek değildi. Doğum sırasında ani bir kanama vs. olursa o an müdahale edebilmek için çok önemliydi damar yolu:) Ben de normal doğum istediğim ve hastanede doğum yapmaya karar verdiğime göre bu kurallara uydum:) Saatler ilerledikçe nst’de rekor denemelerim başlamıştı… 140’lara çıkan ve artık sürekli hale gelen sancılarım karşısında eğlenmeye başlamıştık. Bu sırada lağmanı yaptılar. Saat başı gibi de rahim ağzı için muayeneye geldiler. Ama bu açılma sabaha karşı bile 1.5 cm’i zor buldu… Ama ben azimliydim. Normal doğuracaktım:) Sancılarım o kadar arttı ki midem bulanmaya başladı. Zaten malum midem hassastır:) Bu sefer sancı ve kusma bir arada tam bomba oldu:) Ama azmimi tebrik etmek lazım yılmadım! Siz de yılmayın:)
O kadar saat açılmanın ilerlememesinden kıllanmıştım ama yine de kötüye yormamaya çalıştım. Aytek ve annem de gayet moralliydi. Tek canımı sıkan o açılma muayeneleriydi. Açılmayan bir rahim için hiç eğlenceli olmadı ne yalan söyleyim. Çektiğim sancı ağrısından daha zor geldi bana:) Neyse sabahı bulduk. Ama açıklık sağ olsun bir adım bile ilerlemedi:) Sanki 1.5 cm’e fikslemiştik:)
Olası bir narkoz durumuna karşı geceden itibaren su ve yemek de vermediler zaten. Artık acıkmıştım. Ama kolay değil Eliz doğacaktı. Ne deseler tamamdı:) Saat 9 gibi Aytek de annesine haber verdi. Biz de babamlara söyledik… Hepsi gelmek üzere yola çıktı. Babamlar şehirdışından geleceklerdi. Telaşlanmasınlar diye geceden haber vermedik. Gidişat için hemşireler daha yolumun uzun olduğunu söylemişlerdi çünkü:) Neyse Aytek sabahtan tekrar Jack’i çıkartmaya gitti ve hemen geldi. Döndüğünde sancılarım beni zorlamaya başlamıştı. Makine 160-170 görüyordu. Acı çektiğimi gören annemler de biraz gerilmeye başlayınca ortada ‘Çok uzun sürdü. Sezeryan mı olsa’ lafları dönmeye başladı. Aytek ile herkesi dışarı aldık ve başbaşa bu sancıları karşılamaya başladık. Bana çok destek oldu. Her sancıda elimi tuttu. ‘Aşkım bakalım bu sefer kaç basacaksın?’ diye iddia oyunu yarattı:) Ben de ‘büyük sancı geliyor’, ‘küçük sancı geliyor’ diye bir tahmin oyunu yarattım:) Saat 12 gibi Sedat geldi… Yine bir muayene tabi:) Veee büyük haber: Açılma 1.5 cm… ‘Şimdi durumu değerlendirelim’ dedi. Bu kadar saatte bu kadar açılmanın pek normal olmadığını, ama bebeğin de benim de verilerimin hala gayet iyi olduğunu söyledi. Dedi ki; ‘Öncelikle yaklaşık 24 saattir sancı çekiyorsun ve elinden geleni hatta fazlasını yaptın. Önümüzdeki 3 seçenek var. Ama tercihi size bırakacağım. Hatta fikrimi de siz karar verdikten sonra söyleyeceğim. İlki veriler normal olduğu için biraz daha bekleyebiliriz ama açılma garantisi yok. İkincisi suni sancı deneyebiliriz ama bu kadar saat açılma olmayan bir durumda bebeğin kalp atışlarını düşürme ihtimali var. O zaman seni narkozla sezeryana almak zorunda kalırım çünkü bebek riske girerse bu doğum acil ameliyata dönüşür dedi. Üçüncüsü ise her şey normal olduğu için epidural sezeryan’ dedi. Kararı Aytek ile başbaşa almak isteidk ve hem ailelerimiz hem Sedat bizi Aytek yalnız bıraktı. İkimiz düşündük ve her şey yolundayken epidural sezeryana karar verdik. Çünkü narkoz almak istemiyordum ve açılmada bir aksilik olduğu da kesindi. Hemen Betül Telli’yi aradık. Allahtan evi çok yakındı ve hemen yetişti. Zaten karardan sonrası çok hızlı oldu. Birden ameliyathaneyi hazırlayın dendi ve başıma bir sürü hemşire geldi, bir anda sedye de yanıma yanaştı:) Bu sefer beni bir telaş sardı… Ağlamaya başladım birden. Her şey birden daha gerçek olmuştu çünkü. Size o 10 dakika içinde çocuğunuzu kucağınıza alacağınızı söylediklerinde çok acaip şeyler hissediyorsunuz:)
Sonuçta beni hemen hazırladılar. Epidural sezeryana karar vermiştim ve ama sancı çekerken epiduralin bağlanması gerekecekti… İşin o kısmı biraz dikkat gerektiriyordu ve sık sancım olduğu için anesteziyi yapan doktorla konuşarak doğru anı yakaladık ve epidural kolayca bağlandı. Bu arada korkmayın hiç acımıyor:) Sonra beni hazırladılar ve Sedat kapıda göründü. Benim derdim ise Betül’ün nerede olduğuydu… O da hazırlanıyormuş meğerse:) Önce acı hissimin kaybolup kaybolmadığını kontrol eden Sedat ‘Hadi başlıyoruz’ dedi… Hiç acı hissetmesem de Eliz’in çıkışını, Sedat’ın onu çekişini hissettim. Herşey çok hızlı oldu. Anestezimi yapan doktor yanı başımdaydı ve bana operasyonu an be an her detayıyla anlattı:) Onun ağlamasını duyduğum an ben de ağlamaya başladım… Sonra ilk kontrollerini yapıp hemen yanağıma getirdiler… Çılgın gibi ağlıyordu… Yanağıma değdiği gibi sustu… Zaten cingöz gibi bakıyordu. Resmen beni tanır gibi açtı gözlerini kocaman:) Hemen mememe tuttular ve kısacık da olsa ilk sütünü emdi:) Sütün gelmesinin en büyük etkenlerinden biri uzun süre sancı çekmemmiş. Doktor vücudumun normal doğum gibi hazırladığını o yüzden sezeryana rağmen sütümün hemencecik gelmesi, Eliz’in emmeye daha kolay alışması gibi artılar yaşadığımı söyledi:) Bu arada Eliz’in yanağımdan çektiklerinde kıyameti kopardığı için tekrar getirdiler. Yanak yanağa çok mutluyduk biz:) Sanırım o anki hislerimi anlatmaya kelimeler yetmeyecek…. Onu bizimkilerle buluşturmak ve kontrollerini tamamlayıp temizlemek üzere götürdüler. Benim operasyonum ise sanırım yarım saat daha devam etti… Ben de o sırada Sedat ve ekip ile sohbet etmeye devam ettim… Doğumun neden normal yollarla gerçekleşemediğine gelince: Eliz’in boynuna iki kez kordon dolanmıştı. 12 saatlik sancı sürecinde Eliz rahmi aşağı indirmeye çalışmasına rağmen kordon mesafesi yetmediği için başaramadığı için hiç açılma olmamış… Eğer suni sancı isteseymişim de çok yüksek ihtimalle kalp atışlarını düşürebilirmişiz. Yani doğru kararı vermişiz…
Ama o küçücük ayak çok komik değil mi:)
Odama çıktığımda gayet kendimde ve mutluydum… Eliz’i de hemen getirdiler. Babası ve ailelerimiz gördüğünde çok eğlenceli anlar yaşanmış tabi. Onları fotoğraflardan gördüm:) Hemen emiştik. O küçücük ağzıyla aç bedenini doyurmaya ve kendini mememde güvende hissetmeye çalışıyordu. Minicik bir suratı kocaman gözleri vardı:) İşte ilk andan itibaren aşkı yaşamaya başlamıştık. Ben doktorun elinin çok önemli olduğuna inanlardanım. O yüzden de çok kolay ayağa kalktığımı düşünüyorum. Akşam ayaktaydım ve ilk akşam hafif ağrım dışında hiç bir sorunum olmadı. Hatta bebeğimle çok rahat ilgilendim.
Hele ikinci gün gerçekten ayaktaydım. İlk gün bolca doğal fotoğraf çeken Betül, ikinci gün tekrar geldi. Önce bir duş yaptım ve odaya gelen kuaför fönümü çekti. Hazırlandık ve çekimimizi de hallettik…
Kadıköy Şifa bebek hemşireleri başta olmak üzere tüm ekibiyle harikaydı:) Bebek odasına haber verdiğim an bir hemşire kapıyı çalıyordu. Emzirmeme yardımcı oldular, Eliz’in altını bile hep onlar aldılar…. Bu arada kendi giysilerimizden giydirmelerini rica ettik. Hiç sorun çıkartmadılar. 40 kere daha doğursam, 40 kere daha Kadıköy Şifa’yı seçerdim… Özellikle daha hamileyken hastaneyi gezdiğimde beğendiğim, göz koyduğum ve doğum yaptığım saatlerde boşalınca hemen yerleştiğim 214 numaralı oda ile özel bir bağımız var. Hem biz çok rahat ettik hem de misafirlerimizi çok rahat ağırladık.
Toplam 2 gece yattım. Pazar günü doğurduğum için zaten hastane bomboştu. Çünkü planlı sezeryanlar yoktu:) Pazartesi biraz dolmaya başlayan hastane, salı günü 11.11 (11 Kasım) gibi özel rakamlı bir güne denk geldiği için sezeryan patlaması yaşadı ve ciddi kalabalık oldu:) İnşallah siz de cumartesi veya pazar doğum yaparsınız. Hem hastane sessiz oluyor hem de hemşirelere ulaşmak çok rahat oluyor:)
Bu arada ben normal doğum diye tutturan biriydim. Zaten doğum başlayana kadar da hep bunun için hazırladım. Beni Sedat uyarmıştı ve ‘Sakın takıntı haline getirme! Sen elinden geleni yapacaksın tabi ki ama sonuçta önemli olan ikinizin de sağlıklı olması. O yüzden gidişata göre karar verilmesi gereken bir süreç’ demişti. O yüzden size de tavsiyem kendinizi sadece doğumun doğasına teslim etmeniz… Zaten şartlar ve gidişat siei doğru yolu gösteriyor. Ben normalde tercih etmek istemediğim sezeryan da olsa çok sağlıklı bir doğum yaşadım. Yine doğursam ve yine sonucu sezeryan olacağını bilsem de o sancıyı çekerdim. İnanın onu çekmek bile keyifliydi:) Gerçi o kadar çekmişken normal doğsaydı hiç fena olmadı ama neyse:) Siz de en azından normal doğumu deneyin derim. Eğer en baştan bilinen bir sorun yoksa, doğumun kendiliğinden başlamasına vücudunuzun bu heyecanı ve hormonları yaşamasına izin verin.
Size de sağlıklı bir doğum ile minik bebeğinize kavuşmanızı dilerim…